Süper Lig

Ali Şansalan: “Kimse kendi kalesine gol atmak istemez!”

Süper Lig hakemi Ali Şansalan, VAR’ın skandal ve fahiş hatalar için olduğu belirterek, “Bir oyuncu kendi kalesine ne dek gol atmak istemezse en az biz de o kadar hata yapmak istemiyoruz. Ben 8-10 yaşımdan beri bu oyunun bir şekilde içindeyim. Futbolcuların ne dek emek verdiğini, yöneticilerin ne dek fedakarlık yaptığını, antrenöründen malzemecisine ailelerinden ayrıcalık vererek nasıl çalıştıklarını biliyorum” dedi.

Türk hakemliğinin yükselen isimlerinden olan Ali Şansalan, TFF ’nin TamSaha Dergisi ’ne açıklamalarda bulundu.

Son dönemin öne meydana çıkan genç hakemlerindensiniz. Hemen Şimdi 32 yaşındasınız ve Balıkesir doğumlusunuz. 5 yaşındayken de Çanakkale ’ye yerleştiğinizi biliyoruz. Yeşil sahalardan önce Çanakkale ’de nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

“Bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çanakkale ağırbaşlı ve güvenilir bir büyük kasaba. Mektep dıştan kalan zamanımın adeta tamamı sporla geçiyordu. Futbola sokaklarda başlamıştım. 10 yaşıma geldiğimde Çanakkale Dardanelspor altyapısına girmemle futbola olan tutkum arttı. O dönemler Çanakkale Dardanelspor altyapısı futbola çoğu genç kabiliyet kazandırıyordu. Bu da benim futbola olan iştahımı daha da arttırıyordu. Çok nitelikli altyapı hocalarıyla çalışıyorduk. Futbol hayatımın her yerindeydi. Okula pas yapa yapa giderdik. Kozalakla, çorapla, tenis topuyla, kutu kola tenekesiyle Hepsiyle futbol oynamışlığım vardır.”

Ailenizi tanıyabilir miyiz? Babanız, anneniz, varsa kardeşleriniz ne işle meşguller?

“Babam özel bir bankada güvenlik görevlisiydi, emekli oldu. Sporu sevmemdeki rolü fazla büyüktür. Evde küçükken tüm spor karşılaşmaları izlenirdi. Ne değin futbola düşkün olsa da voleybol, basketbol, atletizm gibi tüm spor dallarını takip etmeye çalışırdı. Annem ise konut hanımıydı. Bir ablam var. Annem, ablamla benim sporda kirlettiğimiz eşyaları temizlemekle uğraşırdı.”

“Eşim ve ablam da sporcu”

Ailenizde sizden diğer sporla ilgilenen birileri var mı ya da geçmişte oldu mu?

“Eşim Çanakkale Belediyespor ’da voleybol oynuyor. bununla birlikte pilates eğitmeni. Ablam da uzun vakit atletizm yaptı. Ardından Cisim Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünü bitirdi.”

Eğitim durumunuz hakkında bilgi alabilir miyiz?

“Spor, hayatımın böylece bir kısmını kapsıyordu ki ders çalışmaya zamanım olmuyordu. Okuldan çıktıktan sonradan atletizm antrenmanı, daha sonra futbol antrenmanı derken eve geldiğimde ders çalışmaya halim kalmıyordu. Bütün eğitim hayatım Çanakkale ’de geçti. Gövde Eğitimi ve Spor Öğretmenliği mezunuyum. 2010 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ’nden mezun oldum.”

2009 yılında yeşil sahalara hakem olarak adım attığınızı görüyoruz. Hakem olma fikri aklınıza nereden geldi? Hakemlik tercihini nasıl yaptınız?

“Futbolu çok seviyordum. yavaş yavaş bir yol ayrımına geldim. Okul ve futbol çok baskı bir şekilde bir arada gidiyordu. Arkadaşlarımın çoğu BESYO ’ya hazırlanmaya başladı. Ben de gönülsüzce futboldan koptum. Üniversiteyi kazanınca dayanamayıp bir sene baştan amatöre döndüm. Fakat istediğim telaşı yakalayamadım. Diğer bir takıma gidecektim ama lisansımı kulübümden alamadım. Bir şekilde futbol oyununun içinde kalmam gerekiyordu. Çünkü futbolsuz yapamıyordum. Üniversitede futbol hakemlik kursunun açıldığını duyurdular. Yapabilir miyim derken bir anda işin içinde buldum kendimi.”

19 Aralık 2009 tarihinde U18 Ligi ’nde Çanakkale Dardanel-Gebzespor maçında ikinci muavin hakem olarak sahaya çıktınız ve serüveniniz başladı. O birincil maçınızı hatırlıyor musunuz?

“Evet, fazla net hatırlıyorum. Benim için fazla farklı bir deneyimdi. Tezgâhtar hakemlik 90 dakika konsantrasyon gerektiren çok zorlama bir işti.”

“İlk coşku düdüğü çalana kadardı”

Yöresel Amatör Ligler ve Gençlik Ligleri dahil birçok maçta atama aldınız ve kariyerinizdeki birincil büyük sıçrama 9 Eylül 2012 tarihinde oldu. O gün 3. Lig ’de Sancaktepe-Elazığ Belediyespor maçını yönettiniz ve ilk profesyonel lig tecrübenizi yaşadınız.

“Bölgesel Ligler daha yeni kurulmuştu ve ben de o ligdeki maçlara çıkıyordum. Şu lahza Süper Lig ’de oynayan çoğu oyuncu o zamanlar kulüplerinin A2 takımlarında oynuyordu. Sancaktepe-Elazığ Belediyespor müsabakası ilk profesyonel maçımdı. İstiklal Marşı ’na dek gerçekte fazla heyecanlıydım. Fakat düdüğü çaldığım andan itibaren, küçüklüğümden beri izlediğim, bildiğim oyunun içinde buldum kendimi. Kendimi hiç tanıdık olmayan hissetmedim. Anında adapte oldum. Lig yükseldikçe ister istemez kalite de artıyor. Oyuncular daha bilinçli ve hakemlerin de işini kolaylaştırıyorlar. O zamana değin en çok keyif aldığım müsabakaydı.”

Basamakları resmen birer birer çıkıyorsunuz. Gençlik döneminizin tümünü daha aşağı liglerde pişerek geçirdiniz diyebiliriz. Bugün dönüp baktığınızda bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Futbolu bu kadar sevmeseydim, yapabilir miydim bilmiyorum. Süper Lig gerçekten fazla baskı bir lig. Fiziksel özelliklerin öne çıktığı, mücadelenin ve rekabetin yüksek olduğu bir organizasyon. Burada insanların hataya tahammülü değil. O yüzden zorunlu tecrübeyi edinerek, pişerek ulaşmak sahiden çok önemli. Hakemliğe başladığımda kendime fazla güveniyordum. Ailemde veya yakın çevremde hakemlikle ilgilenen kimse yoktu. O yüzden çok da bilgim yoktu. Hemen kasıt belirlemiştim. “Dört sene sonradan Süper Lig hakemi olacağım” diyordum. Bunun o kadar da basit olmadığını işin içine girdiğimde anladım.”

“Kontrol bende olmalı”

Süper Lig ’de maç yönettiğiniz 2017 yılına dek geçen süreçte basamakları tırmanırken unutamadığınız maçlar veya olaylar nelerdi?

“Amatör maçlara çıkıyordum Çanakkale ’de. Ama aralıksız muavin hakem olarak çıkıyordum. Ben hakem olmak istiyordum oysaki Asistan hakemlik bana kadar değildi. Kontrolün ayrıntılarıyla bende olması gerekli. Arabayken bile emrindeki koltukta oturmaktan rahatsız olurum. İlde Salı ve Perşembe günleri haftanın değer biçme toplantıları yapılırdı. O zamanki İl Hakem Kurulu Başkanımız rahmetli Hasan Kırbıyık Hocamızdı. Bende emeği fazla büyüktür. Hakemleri çocuğu gibi görür, her şeyimizle ilgilenirdi. Onun başkanlığındaki bir toplantıda kendisinden laf isteyip içimden geçenleri söylemeye başladım ve ‘Ben 10-12 yaş liginde top oynuyordum, benzer hakemler maçımı yönetiyordu. 6 sene oynadım, bu hakemler maçımı yönetti. Amatör oynadım, yeniden aynı hakemler yönetti. Ben ne vakit maç yöneteceğim? ’ dedim. Cesaretimden nedeniyle beni tebrik etti ve o hafta sonu Süper Acemi ’de beni baskı bir maça verdi. Bu durum hakemlik kariyerim açısından dönüm noktası oldu. Öteki unutamadığım bir olay da şuydu 2017 ’nin devre arasında A hakemi olmuştum. Üç birey yükselmiştik. Bu ligde yeniydim. İki tane düdük maçına çıkmıştım. Dördüncü hakem olarak gidiyor, fazla iddiası olmayan maçlara çıkıyordum. Bir maç tebligatı aldım. İki takımın da play-off ’a oynadığı, haftanın 1. Lig ’deki en engebeli maçlarındandı. Elimden gelenin en iyisini yapmam gerekiyordu. Çok konsantre bir şekilde çıktım maça. Bir hakem açısından her şey vardı müsabakada. Penaltılar, kırmızı kartlar, fayda Hakemin kendisini göstermesi için her şey vardı. Fazla şükür güzel geçti maç. Son düdüğü çaldım ve muavin hakem arkadaşlarım yanıma gelip bana maça izlemeye UEFA Mentörü Jorn West Larsen ’in geldiğini söylediler. Sonrasında fazla hoş dönüşler aldım. Ve o maç beni yıl sonunda Süper Lig ’e taşımada fazla kayda değer bir etken oldu.”

2 Haziran 2017 tarihi geldi çattı ve kariyerinizde öncelikle Süper Lig ’e adım attınız. Akhisarspor-Kardemir Karabükspor maçını yönettiniz. O maçı nasıl hatırlıyorsunuz? Neler yaşadınız? Nasıl bir deneyimdi?

“Sezona 2. Lig kategorisinde başlamıştım. Devre aralarında 1. Lig hakemi oldum. Sezonu Süper Lig maçı ile kapatıyordum. Kendi adıma çok iyi bir sezon geçiriyordum. Bir sezondaki 30 ’uncu düdük maçımdı. Çok adi bir şey değildi benim açımdan. Sezonu başlıca 12-13 maçla kapatıyordum. Sezonun son maçıydı. İki takımın da bir iddiası yoktu. Ama benim için fazla önemliydi. Bana güvenenleri mahcup etmemem gerekiyordu. Heyecanlıydım. Ama bir taraftan da gururluydum. İlk hedefime ulaşmıştım. Daha Sonra her zaman söylediğim şeyi söyledim kendime, ‘Tadını çıkar. Olmak istediğin yerdesin ’ Hoş ve şen bir müsabaka geçti.”

Sonrasında Süper Lig İlhan Cavcav sezonunu yaşadık. Oysa bu sezonda sizi genel olarak dördüncü hakem olarak gördük. Bunun sebebi neydi?

“Daha önce de söylediğim gibi Süper Lig çok hata kaldırmıyor. Yıllarca verdiğin emek bir anda çöp olabilir. O yüzden o ligi benimsenmek gerekiyordu. Hazırlanmış edinmek lazımdı. Alabildiğim dek fazla tecrübe almaya çalıştım.”

“Beş takvim tecrübeyi bir yılda kazandık”

Lefter Küçükandonyadis sezonu ile birlikte hayatımıza VAR sistemi girdi. Siz bu defa de genellikle AVAR olarak görev aldınız. Yeşil sahalarda ya Türkiye Kupası ’nda ya da daha alçak liglerde düdük çalabildiniz. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

“Çok ayrı bir sezona başlıyorduk. Alıştığımız, otomatikleştirdiğimiz birçok şey güncelleniyordu. Basit olmadı bu işlem. Lakin gerçekten çok çalışıyorduk. Bu sezonda 89 müsabakada tayin aldım. Bu inanılmaz bir rakamdı. Bana fazla şey kattı diyebilirim. Hakem ağabeylerim maç içerisinde neler yapıyorlar, nasıl düşünüyorlar; her şeyi bire bir görme imkanına sahiptik. Yararı olabilecek her şeyi deneyim edindim. Sıradan şartlarda 4-5 senede elde edilecek tecrübe ve data birikimini bizler 1 senede sağlamıştık.”

Cemil Ressam sezonunda yeşil sahalara dönüş yaptınız ve başarılı maçlar çıkarttınız. Liglere ara verilene dek olan 26 haftalık süreçteki performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Bizler varisi olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Fakat hakemlikte yönettiğiniz bütün başarılı müsabakalar fena bir performanstan daha sonra sıfırla çarpılıyor. O yüzden çok çalışmak ve hazırlanmış edinmek zorundayız.”

“İnanan ve fazla çalışanlar hayallerini gerçekleştirebilir”

Tüm organizasyonlarda bugüne kadar 299 maçta görev almış bir hakemsiniz ve henüz 32 yaşındasınız. Önünüzde çok uzun bir yol var. Kendinize nasıl bir kariyer planı yaptınız? En büyük hayaliniz nedir?

“İlk hedefim Süper Lig hakemi olmaktı. Fazla şükür bunu başardım. İkinci hedefim Şampiyonlar Ligi Çocukluğumda saatin 21.45 olması için nasıl sabırsızlandığımı, coşku duyduğumu hatırlıyorum. O sahada almak istiyorum. Ardından da bu işin zirvesi Dünya Kupası Cümbür Cemaat hayaller kurar ama inananlar ve çok çalışanlar hayallerini gerçekleştirebilir.”

İyi bir hakem olabilmenin olmazsa olmazları nelerdir?

“Başta iyi bir atlet olmanız gerekiyor. Pratik düşünebilme yeteneği, empati yapma özelliği ve futbolun doğasını bilmeniz gerek. Bunlar kendimce olmazsa olmazlar.”

Bir maç tebliği aldığınız andan itibaren o maça çıkana kadarki süreçte neler yaparsınız?

“İlk önce tezgâhtar hakemlerime aydınlatmak için mesaj grubu kurarım. Ardından Çanakkale ’de yaşamamdan nedeniyle ulaşım sıkıntısı yaşamamak için yol planı ve otel işlerini ayarlarım. Sonrasında da Türkiye Futbol Federasyonu ’nun bize verdiği imkânlar doğru Wyscout sisteminden ekip analizlerine başlıyorum. Duran top organizasyonları, kimlerin strateji faul yaptığı, kimlerin süre geçirdiği, kart görenlerin nasıl kart gördüğü, takımların taktiksel yaklaşımları ve dizilişleri hakkında çalışır ve notlar alırım. Ardından müsabakanın başlamasından önceki gün oteldeki yerimizi alırız. O gece daha önce iyi performans gösterdiğimi düşündüğüm bir müsabakamı izlerim. Müsabaka günü karşılaşmanın başlamasına 3 saat kala eşim ve ailemi arar, dualarını alırım. Stadyuma vardıktan sonradan adamakıllı maça konsantre olur, müsabakanın başlamasını beklerim.”

“Eleştiriye açık biriyim”

Size yöneltilen eleştiriler karşısındaki tavrınız nedir? Medyayı ne değin takip edersiniz?

“Eleştiriye açık biri olduğumu düşünüyorum. Ve bunların da çok değerli olduğunu biliyorum. çoğu kez bizleri seven millet nesnel bir gözle bakamıyor ve hatalarımızı görmüyorlar. Ben bu eleştirilerin içinden bana katkı sağlayacağını düşündüğüm, bana uygun olan şeyleri almaya çalışıyorum. Ama şunu da andırmak istiyorum. Kusur Bulmak demek insanlara hakaret edip, onları küçük düşürüp zarar görmelerine neden olmak çağrıda bulunmak değildir. Unutulmamalıdır ki bizlerin de aileleri, dostları, bir sosyal ortamı var. Sadece empati yaparak eleştirilmesini istiyoruz. Medyayı takip etme konusunda sezon sonu geldiğinde bir PR şirketinden yazılı ve görsel basında çıkan haberleri toplu bir şekilde alıp, inceliyorum.”

Kariyerinizde dönüm maçı hangisidir?

“Ben bunun tek bir maçla olacağını düşünmüyorum. Daha önce bahsettiğim gibi basamakları sindire sindire atladım. Yöneteceğiniz hoş bir maç yalnızca hedefe daha süratli gitmenize yardımcı olur. Kariyerinizi bir yerden alıp, çok daha güzel bir yere koymaz. Ve en büyük sıkıntıyı da bu fazla güzel yönettiğinizi düşündüğünüz maçtan bir sonraki maçta konsantrasyon eksikliği ile yaşarsınız.”

Kariyerinizin bir noktasında sizi pes etme kıvamına getirecek olaylar yaşadınız mı? Anlatır mısınız? Bu durumla nasıl başa çıktınız?

“Zorlandığım anlar oldu. İnsanlar böyle dönemlerde ailesine ve sevdiklerine sarılıyor. Onların desteğiyle ayakta kalıyor. Fakat hiç pes etmeyi düşünmedim.”

“hata yapmak ızdırap verir”

Hakemler profesyonellik sayesinde daha artı para kazanmaya başladıktan ve VAR sistemi geldikten daha sonra daha toleranssız bir ortamla karşılaştı ve kusur yapma marjları fazla azaldı. Bu şart sizi nasıl etkiliyor?

“Başta profesyonellik konusunda emeği geçen herkese fazla teşekkür ederim. Bizler bunun gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Geçen sezon 89 karşılaşmada tayin aldığımı söylemiştim. Bu minimum 150 günün açık havada geçmesi seslenmek. Bu da işimizin ne kadar güç olduğunu gösteriyor. Bahsettiğiniz gibi profesyonellik ve VAR sistemi ile toleranssız bir etraf oluştu. Ben bunun gri pozisyonlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Unutulmamalıdır ancak VAR skandal ve fahiş hatalar için var. Bir oyuncu kendi kalesine ne değin gol atmak istemezse minimum biz de öyle yanılmak istemiyoruz. Ben 8-10 yaşımdan beri bu oyunun bir şekilde içindeyim. Futbolcuların ne dek emek verdiğini, yöneticilerin ne dek fedakarlık yaptığını, antrenöründen malzemecisine ailelerinden ayrıcalık vererek nasıl çalıştıklarını biliyorum. Bunları haberdar olan bir insan için yanılmak, eziyetten başka ne olabilir oysa.”

“Cüneyt Öğretmen hepimize umut ışığı oldu”

Türk hakemliği Cüneyt Çakır ’dan sonradan gerçekten çok kayda değer bir faz kaydetti. Cüneyt Hoca, “Bir Türk hakemine dev finalleri vermezler” algısını yerle bir etti. Artık biliyoruz ki Türk hakemleri her organizasyonda başarıyla atama yapabilir. Bu durumun sizin üzerinizdeki etkisi nedir?

“Cüneyt Öğretmen hepimize umut ışığı oldu diyebiliriz. Çok çalışırsak, emek verirsek bizlerin de başarabileceğini gösterdi. Cüneyt Öğretmen ile benzer ortamda olmak, onun tecrübelerinden kullanmak bizim gibi genç hakemler için fazla manâlı. Natürel ama yalnızca o değil. Fırat Aydınus hocamın da genç hakemlere faydası koskocoman.”

Büyük hedefler için yabancı dil veya diller büyük yük talep ediyor. Yabancı dil konusundaki durumunuzu öğrenebilir miyiz?

“Yabancı dil konusundaki çalışmalarımı sürdürüyorum. Umarım en kısa zamanda istenilen düzeye ulaşacağım.”

Her hakemin kendine göre bir futbol tarzı vardır. Kimi hakem sahada fazla otoriter, kimisi güleç, kimisi serttir. Sizin nasıl bir tarzınız var?

“Bizler de etten ve kemikteniz. Bizlerin de sinirlendiği ve keyif aldığı anlar oluyor maç içerisinde. Ben duygularını fazla saklayabilen birisi değilim. Hiçbir hakemin kendisine saygılı şekilde gelene sert davranacağını düşünmüyorum. Ben futbola başladığım andan itibaren keyif almaya çalıştım. Oynarken de hakemlik yaparken de benzer şeyi düşündüm. Ve bu oyunun daha neşeli ülkü gelmesi için benim hakem olarak yapacağım şey kurallar kapsamında bu oyunu bozmaya çalışanlara aleyhinde önlemler alarak topun oyunda kalmasını sağlamak, daha fazla seyir zevkinin ortaya çıkmasına yardım etmek. Benim hakemlik tarzım yalnızca bu.”

“Hata mutlaka olacak!”

VAR, 36 kameralı mükemmel bir organizasyonla 2018 Dünya Kupası ’nda dünyaya tanıtıldı oysa bugün adeta uygulanan her ülkede fazla tartışılıyor. Bu sistemin direkt içinde olan birisi olarak, VAR hakkındaki görüşleriniz nedir? Bütün dünya geneline baktığınız süre siz ne görüyorsunuz?

“VAR sisteminin birincil gününden itibaren tayin aldım. İnsanlar bardağın anlamsız tarafına bakmayı daha fazla seviyor. Bu sezonun birincil devresinde VAR müdahaleleri açıklandı. 69 müdahale, 65 karar değişikliği 65 karar içerisinde ne var? Ofsayttan atılan goller, yanlış bahşedilen/verilmeyen penaltılar, yanlış verilen/verilmeyen kırmızı kartlar, nizami olmayan goller Bütün 65 tane böyle karar düzeltilmiş. Bu az bir rakam yok. Eksiklerimiz değil mu? Tabi oysa var. Ama MHK Eğitim Departmanları bu konuda fazla çalışıyor. Ben VAR ’ı soranlara şöyle söylüyorum: Eskiden 100 tane hata oluyordu. Şimdi 10 tane olacak. Fakat olacak!”

Kendinize örnek aldığınız hakem veya hakemler kimler ve hangi özelliklerini misal aldınız?

“Bunun için hiçbir vakit dışarıda bakmadım. Bizim paha biçilmez hakemlerimiz var. Hepsi birbirinden nitelikli. İçlerine girdiğinizde bunu daha fazla anlıyorsunuz. Hepsinden bir şeyler öğrendim. Bu ülkenin insanlarının yapamayacağı hiçbir şey yok. Bizler yeter ki birbirimize güvenelim, inanalım.”

Korona virüs boyunca evdeki anlamsız zamanlarınızı nasıl geçirdiniz? Yeni hobiler edindiniz mi?

“Nitelikli süre geçirmeye çalıştım. Kitap okumaya daha fazla vakit ayırdım. Yoğunluktan çok izleyemediğim dizi ve filmleri izledim. Eşim doğru pilatese başladım ve çok faydasını gördüğümü söyleyebilirim.”

Kendinizi hazırlanmış yetişmek için nasıl çalışmalarda bulundunuz?

“Alışık olmadığımız bir dönemdi. MHK ’nın Atletik Performans Grubu ’nun bizler için hazırladığı programlar dahilinde çalışmalar yaptık. Daha önce yönettiğimiz müsabakaların analizlerini yapıp, gelen eğitim çalışmalarıyla kendimizi hazır tuttuk.”

Bizim unuttuğumuz sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

“Ülkemiz ve dünyamız çok güç bir dönemden geçiyor. Tüm sıhhat çalışanlarına hayatları pahasına verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür borçlu olduğumuzu belirlemek isterim.”

Etiketler
İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı