Futbol

Başarıyı sadelikle yakalayan isim: Recep Uçar

İnsanoğlu eskiyi özler, yeniyi sever. Eskiye duyulan özlem sizi geçmişe götürür, yüzünüzde gülücükler açtırır, gözlerinizin içi parlar. Peki ya sonra? Yenilik tutkusu ağır basar ve “şimdiki zamanı” istersiniz. Çünkü sonrası gelecektir, yani yaşamın ta kendisi. Hayat değişimin diğer adıdır bir anlamda…

Bu döngü futbolda da geçerli. Oyunun kuralları ve aktörleri değişime direnemez. En iyilerin kazanımı zaman tünelinde “efsane” olmaktır. Onlara selam olsun. Yeni ise heyecandır,umuttur,meraktır. Eski; geleceğin yanında küçük harflerle yazılır çoğu zaman. Çünkü gelecek daha iyisini vadeder; tabii geçmişten ders alanlara.

Türk futbolu için de aynı durum söz konusu. Özellikle de teknik adamlarda hatrı sayılır bir jenerasyon değişimi yaşanıyor. Son iki yılda çok sayıda yeni teknik direktör vitrine çıktı. Hatta bir günde futbolculuktan hocalığa terfi edenler oldu. Kamuoyunun yakından bildiği bu isimler arasında yıllardır fırsat bekleyen ve yolda yanınızdan geçse-şimdilik- tanımayacağız biri var. Spor Toto 1. Lig’in lideri Bereket Sigorta Ümraniyespor’un teknik direktörü Recep Uçar’dan bahsediyorum. 45 yaşındaki çalıştırıcı aşina olduğumuz antrenörlerden farklı bir profile sahip. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi mezunu olması futbol camiası için sıra dışı bir özellik.

Medipol Başakşehir ve Beşiktaş’ta 11 yıl boyunca Abdullah Avcı’nın yardımcısı olarak görev yapan genç çalıştırıcı, İstanbul ekibinde (Ümraniyespor) sonu merakla beklenen bir filmin rejisörlüğünü yapıyor.

Recep Uçar, farkındalığını ilk olarak Edin Visca, Epureanu ve Mossoro gibi oyuncuları keşfedip Başakşehir’e kazandırarak gerçekleştirmiş. Perde arkasındaki katkısı, hayatının futbolun içinde yoğrulması hep sessiz sedasız olmuş. Dolayısıyla 15 ay önce sahneye Bereket Sigorta Ümraniyespor’un teknik direktörü olarak çıktığında birikimli fakat yeni bir yüzdü. Kariyerine kümede kalma mücadelesi veren bir takımda başlamasının altındaysa aidiyet duygusu yatıyor. Futbola başladığı, her yaş kategorisinde formasını giydiği kulübe teknik direktör olarak dönmek kaç kişiye nasip olur ki!

Oyuncu keşfindeki başarısını çalıştırıcılıkta göstermek için sabırsızlanan bir hali var Recep Uçar’ın. Kariyerine geçen sezonun sekizinci haftasında Giresunspor’a sahasında ilk yenilgiyi tattırarak başladı. Bu galibiyetin bir kıvılcım olduğu zamanla anlaşıldı.

İlerleyen haftalarda iyi sonuçlar devam edince, cevherin farkına varan İstanbul kulübü genç teknik adamın sözleşmesini 3 yıl uzattı.

Ümraniyespor ligi 51 puanla sekizinci sırada bitirince yönetimin ne kadar doğru bir karar verdiği anlaşıldı.

Bordo beyazlılar bu sezona sekiz oyuncu takviyesiyle başladı. Lig’in en düşük bütçeli üçüncü kulübünün transferde ayağını yorganına göre uzatmaktan başka seçeneği olamazdı. Mrsiç, Onur Ayık, Oğuz Gürbulak,Yonathan del Valle, Stefano Napoleoni, Yiğithan Güveli ve Emre Nefiz gibi adı transfer piyasasında pek konuşulmayan oyuncularla anlaşıldı. Daha önce Aytemiz Alanyaspor’da forma giyen Fransız forvet Yacine Bammou belki de dikkati çeken tek transferleriydi.

Sonuçta Ankaragücü,Erzurumspor,Samsunspor,Gençlerbirliği ve Bursaspor’un bulunduğu yerde ortaya bir iddia koymak cesaret ister. Neticesinde Ümraniyespor cephesinden “hedefimiz süper lig” açıklamasını ne duyan ne okuyan oldu.

Evdeki hesabın çarşıya uymaması bu kez sanırım sevindirdi. Çünkü Ümraniyespor ilk beş maçını kazandı. İstanbul ekibi sözlükteki “sürpriz” kelimesinin karşılığına yazılabilecek şekilde sezona etkili başladı. Bu performansı “şans” olarak tanımlayanlar ilerleyen haftalarda iyice azaldı. Sonuçta 11 hafta geçti, Recep Uçar ve ekibi hala zirvedeydi.

Ümraniyespor’un ritmi Ankaragücü,Keçiörengücü ve Boluspor ‘a üç maç üst üste kaybedince biraz bozuldu. Buna rağmen şanslıydılar rakipleri de tökezleyince liderlik koltuğunu kaptırmadılar. Talih kuşu sanki onları tutuyordu. Ardından tekrar 5 maçlık galibiyet serisi, İstanbulspor yenilgisi ve Menemenspor karşısında alınan 3 puanla 23’üncü hafta sonrası lider girilen devre arası.

Semt takımı havasında mütevazı bir ekip 15 ay içinde Recep Uçar’la iddialı bir hüviyete büründü. Kabuk değiştirmek, taş üstüne taş koymak zordur. Buna rağmen bordo beyazlılarda fark edilmesi güç olmayan bir değişim yaşandı. O da her oyuncudan maksimum verim almaktı. Ümraniyespor’u izlerken modern futbol için çırpınan gösterişsiz bir takıma tanıklık ediyorsunuz. Bunu ne derece başarabildikleri tabii ki görecelidir;ama puan cetvelinde tek geçer akçe nesnelliktir.

Peki “sıradan” bir takım, rakiplerin yakalamak için arkasından koştuğu liderlik konumuna nasıl geldi? Soru zor gibi görünse de cevabı kolay. Basit oynayarak. Başarılı olmak için farklı veya sıra dışı olmak zorunda değilsiniz. Biz aslında en önemli yanlışı burada yapıyoruz.

Ben Bereket Sigorta Ümraniyespor’un oyunun ruhundaki sadeliği keşfederek bunu başardığını düşünüyorum. Örneğin, üçlü savunmanın prim yaptığı günlerde Recep Uçar’ın dörtlü defans kurgusu tıkır tıkır işliyor.
Ümraniyespor’un saha içi lideri 20 yaşındaki Kartal Kayra Yılmaz. Takımın en gencine bu sorumluluğu vermek teknik direktörün sisteme ve yaptığı işe inandığını gösteriyor. 90 dakika kurulmuş bir oyuncak gibi durmadan çalışan orta saha. Oyuncular isimlerinden çok yaptıklarıyla hafızalarda yer ediyor. Rakip savunmanın oyun kurmasını zorlaştırmak için çırpınan ileri üçlü. Kaleyi minyatüre dönüştürmüş bir file bekçisi. Bir an olsun elini beline atmayan futbolcular. Ve her anı nakış gibi dokunmuş bir oyun. Futbolcuların ve sistemin dinamikleri aynı dili konuşunca fark yaratan bir takım ortaya çıkıyor. Öykündüğümüz Avrupa takımları için sıradan; ama bizim pek alışık olmadığımız bir tablo. Bunu yaklaşık iki yüz taraftara oynayan Ümraniyespor yapıyor…

Sonuçta dengeli bir görüntü. En çok gol atan kalesinde en az gol gören ikinci takım olma başarısı. İstatistikler yaşanan değişimi gözler önüne sermek için önemlidir. Attıkları 37 golün 14 farklı oyuncuya ait olması, kaleci dışındaki diğer 10 pozisyondaki futbolcuların gol sevinci yaşaması. Bunlar nadir rastlanan olaylar. Öyle ki profesyonel liglerdeki 126 takım arasında 15 oyuncusu gol atan Aytemiz Alanyaspor’un ardından en fazla futbolcunun gol kaydettiği takım olmak hafife alınacak bir durum değil.

Hiçbir değişim kendiliğinden olmaz. Arkasında emek,plan ve en önemlisi akıl vardır. Ümraniyespor’da da böyle olsa gerek. Recep Uçar TRT SPOR ekranında Kenan Pamuk’la yaptığı söyleşide bunu fazlasıyla hissettirdi. Ne yaptığını bilen,felsefesini oyunculara zerk ederken hiç zorlanmayacak bir teknik adam olduğu aşikar. Zaten ilk tebriği canlı yayında yılların spikeri Levent Özçelik ve spor yazarı Lütfü Özel’den aldı. Ustaların beğenisini kazanmak kolay değildir.

Recep Hoca, süslü cümleler kurmuyor, zor bir denklemi çözmüş gibi başarısını yüceltmiyor. Baştan sona bir sadelik var, hem ifadesinde hem de oynattığı futbolda.

Johann Cruyf’un “Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.” sözünü hatırlatıyor size.

Ümraniyespor’u izlerken Recep Uçar’ın elinde bir sihirli değnek görmedim veya şapkadan tavşan çıkardığına da şahit olmadım.

Ancak böyle devam ederse ilkinde olmasa bile birkaç denemeden sonra Recep Hoca’yı iki kulplu, kurdelalı bir objeyi havaya kaldırırken göreceğimizi tahmin ediyorum. 

Etiketler
İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı